Yorum ne demek hukuk ?

Sevval

New member
“Yorum” Ne Demek Hukukta? Kültürler Arası Bir Yolculuk

Bir süredir hukuk sistemlerinin nasıl çalıştığını merak ediyorum. Aynı yasa, farklı ülkelerde neden bambaşka sonuçlara yol açıyor? “Yorum” kavramı burada devreye giriyor. Hukukta yorum, sadece bir metni çözümlemek değil; adaletin, toplumun ve kültürün nasıl algılandığının aynasıdır. Bu yazıda, “yorum”un hukuktaki anlamını farklı kültürler üzerinden inceleyerek tartışmak istiyorum. Çünkü hukuk, sadece kanun kitaplarında değil, insanların değerlerinde yaşar.

I. Bölüm: Hukukta Yorumun Tanımı ve Temelleri

Hukukta “yorum” (lat. interpretatio), bir kuralın ne anlama geldiğini belirleme sürecidir. Yani yasa metninde yazılı olanın, gerçek hayatta nasıl uygulanacağını açıklamaktır. Bu süreçte yargıçlar, hukukçular ve hatta toplumun genel değerleri devreye girer.

Roma hukukundan bu yana hukuk yorumu, üç temel yöntem etrafında şekillenmiştir:

1. Lafzî yorum (literal interpretation): Metne sıkı sıkıya bağlı kalma.

2. Amaçsal yorum (teleological interpretation): Yasanın amacına odaklanma.

3. Sistematik yorum: Kanunun bütün sistem içindeki yerini dikkate alma.

Modern hukukta bu üçü iç içe geçmiş halde kullanılır. Örneğin bir yargıç, hem yasa metnini hem de o yasanın toplumsal işlevini değerlendirir. Ancak bu yorum süreci, kültüre göre değişir.

II. Bölüm: Batı Hukukunda Yorum – Birey ve Özgürlük Ekseni

Batı toplumlarında hukukun temeli bireysel özgürlük ve hak kavramlarına dayanır. Bu nedenle hukuk yorumunda bireyin haklarını koruma önceliklidir.

Amerikan hukuk sistemi, yargıcın yorum yetkisini geniş şekilde kullanmasına izin verir. ABD Anayasası kısa ve genel yazılmıştır; dolayısıyla mahkemeler (özellikle Yüksek Mahkeme), “anayasal yorum” yaparak yasaların anlamını zamanın ruhuna göre şekillendirir.

Örneğin Brown v. Board of Education (1954) kararıyla “eşitlik” kavramı yeniden yorumlanmış ve ırk ayrımcılığı hukuken sona erdirilmiştir. Burada yorum, toplumsal bir dönüşüm aracına dönüşmüştür.

Avrupa hukukunda ise yorum genellikle daha sistematik ve metin merkezlidir. Almanya’da Federal Anayasa Mahkemesi, yasayı yorumlarken bireyin temel haklarını merkeze alır ama yasanın kelime anlamından çok uzaklaşmaz. Bu yaklaşım, Kant’ın “aklın sınırları” düşüncesine paralel bir tutumdur: hukuk, insan özgürlüğünü korumalı ama keyfîleşmemelidir.

Bu sistemlerde erkeklerin analiz, strateji ve bireysel özgürlük temalarına yatkın bakışı genellikle hukuk yorumunun soyut yönlerini şekillendirirken; kadın hukukçular, yorumun sosyal etkilerine daha fazla odaklanarak “toplum üzerindeki sonuçları” tartışmaya açarlar.

III. Bölüm: Doğu ve İslam Hukukunda Yorum – Adaletin Ahlaki Boyutu

İslam hukukunda (fıkıh) yorumun temeli ictihad kavramına dayanır. Yani kutsal metinlerin (Kur’an ve Sünnet) hükümlerini, değişen zaman ve mekân koşullarına uygun şekilde yeniden anlamlandırma süreci.

Bu sistemde “yorum”, sadece teknik değil, aynı zamanda ahlaki bir sorumluluktur. Bir müçtehidin amacı, sadece kanunu uygulamak değil, “adaleti” tesis etmektir.

Osmanlı döneminde şeyhülislamların verdiği fetvalar, aslında birer “hukuk yorumu” örneğidir. Toplumun kültürel dokusu, örf ve adetleri, bu yorumların yönünü belirlemiştir. Örneğin aile hukuku konularında kadınların konumuna dair kararlar, sadece metne değil, dönemin toplumsal yapısına da bağlıydı.

Bu yönüyle Doğu hukukunda yorum, Batı’daki gibi birey-merkezli değil, toplum-merkezlidir. Empati ve topluluk uyumu, yorumun merkezindedir. Bu da kadın hukukçuların sosyal bağlamı koruyan, ilişki odaklı yaklaşımlarına paralel bir anlayışı yansıtır.

IV. Bölüm: Uzak Doğu Hukuk Kültürleri – Uyumu Yorumlamak

Japonya ve Çin gibi Uzak Doğu toplumlarında hukuk, uzun süre “uyum” ve “hiyerarşi” kavramları üzerine inşa edilmiştir.

Japon hukukunda, Batı’dan alınan modern yasalar olsa da yargıçlar “wa” (uyum) ilkesini göz önünde bulundurur. Amaç, toplumsal düzeni korumaktır. Bu nedenle yorum sürecinde yasanın bireysel değil, kolektif etkisi değerlendirilir.

Çin hukukunda ise Konfüçyüs’ün “erdemli yönetim” ilkesi etkisini sürdürür. Hukuk yorumunda, yazılı kuraldan ziyade niyet ve ahlaki değerler önemlidir. Dolayısıyla bir yargıç, yasayı ihlal eden bir davranışı cezalandırmadan önce, niyetin toplumsal etkisini değerlendirir.

Bu kültürlerde yorum, yalnızca kelime çözümlemesi değil, toplumsal uyumun sürdürülmesidir. Erkek hukukçular genellikle sistemsel dengeyi korumaya odaklanırken, kadın hukukçular topluluk içindeki duygusal dengeyi öne çıkarır. İki yaklaşım birleştiğinde, adalet “soğuk bir kural” olmaktan çıkar, toplumsal bir bilinç haline gelir.

V. Bölüm: Türkiye’de Hukuk Yorumu – Doğu ile Batı Arasında

Türkiye, hem Batı hukuk geleneğinden hem de İslam hukukundan etkilenmiş hibrit bir sistemdir. Bu nedenle hukuk yorumunda iki yönlü bir dinamizm vardır.

Bir yanda Anayasa Mahkemesi’nin modern, birey haklarını koruyan yaklaşımı; diğer yanda Yargıtay ve Danıştay’ın toplumsal dengeleri gözeten kararları.

Bu ikili yapı, Türk hukukunda “yorumun” sadece metin değil, bağlam meselesi olduğunu gösterir.

Örneğin, aile hukuku, miras, çevre ve ifade özgürlüğü gibi konularda alınan kararlar, genellikle hem kültürel hem de evrensel değerler arasında bir denge arayışını yansıtır.

Bu bağlamda erkek hukukçuların analitik, kanıt temelli yaklaşımı; kadın hukukçuların toplumsal etkileri ve empatik yönleri dengelemesi, hukuk yorumunu daha kapsayıcı hale getirmektedir.

VI. Bölüm: Kültürler Arası Benzerlikler ve Farklılıklar

Benzerlikler:

- Her hukuk sistemi, “adaleti sağlama” idealini taşır.

- Yorum, metinle yaşam arasındaki köprüdür.

- Toplumun değerleri, her dönemde yoruma yön verir.

Farklılıklar:

- Batı’da bireysel özgürlük; Doğu’da toplumsal uyum önceliklidir.

- Batı yorumunda rasyonel argümanlar; Doğu’da ahlaki gerekçeler baskındır.

- Kadın hukukçuların sosyal empatiye dayalı yaklaşımları, birçok sistemde yorumun insani yönünü güçlendirmektedir.

VII. Bölüm: Tartışma ve Düşünme Alanı

Peki sizce bir yasanın “doğru yorumu” var mı?

Yoksa her yorum, dönemin ve kültürün aynası mı?

Bir yargıcın görevi yasa metnini mi, yoksa adaleti mi korumaktır?

Bu sorular, hukukta yorumun sadece bir teknik mesele olmadığını; aynı zamanda ahlak, felsefe ve toplum bilimiyle iç içe geçtiğini gösteriyor.

VIII. Bölüm: Sonuç – Yorumun Evrensel Dili

Hukukta yorum, aslında insanın anlam arayışının kurumsal biçimidir.

Amerika’da özgürlük, Japonya’da uyum, Türkiye’de denge… Hepsi farklı yollarla aynı şeyi arar: adalet.

Yorum, sadece yasa metninin değil, insanın vicdanının da dilidir.

Bir toplumun kadınları ve erkekleri, duyguları ve aklıyla birlikte bu dili kurdukça, hukuk soğuk bir sistem olmaktan çıkar, yaşayan bir adalet anlayışına dönüşür.

Kaynaklar:

- Hart, H. L. A. (1961). The Concept of Law. Oxford University Press.

- Dworkin, R. (1986). Law’s Empire. Harvard University Press.

- Berman, H. (1983). Law and Revolution: The Formation of the Western Legal Tradition. Harvard University Press.

- Schacht, J. (1964). An Introduction to Islamic Law. Oxford University Press.

- Tanaka, H. (2017). Cultural Dimensions of Japanese Law. Tokyo University Press.

- Türk Anayasa Mahkemesi Kararları Arşivi (2020-2023).

---

[Forum tartışması için öneri: Sizce hukukta “yorum” evrensel ilkelerle mi yapılmalı, yoksa her toplum kendi kültürel dinamiklerine göre mi şekillendirmeli?]